16 Ekim 2019 Çarşamba

Uzun İnce Bir Yol


Şükür kavuşturana.

Bu sayfaya yazdığım en son yazıyı okudum. Zamana teslim olmak demişim. Sadece demekle kalmadım. Bunu gerçekten uyguladım, yaşadım. Hayatımın bir başka dönüm noktasına götürdü beni bu aydınlanma. Ve hala akıyorum o teslim olduğum hayatın akışı içinde. Bu aydınlanmayı yaşamama sebep olmuş her ne var oldu ise hayatımda, her birine ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. 

Ben kendimi değişime açtıkça, hayatımda ardı ardına değişim dalgaları o kadar hızlandı ki, değiştiğim kendime ben kendim bile ayak uydurmakta zorlandım. Şimdi ona da alıştım. Bir dalga geliyor, hoop üzerinden atlıyorum, sonra yola devam. Bazen hop diye atlayamıyorum, biraz çırpınıyorum. Sonra diyorum Bahar çırpınma, Hiçbir şey yapamıyorsan dalganın geçip durulmasını bekle en azından. Bekleyip sular durulunca yüzmeye başlıyorum sonra.

Yaşadığım bu değişimlere ben bile ayak uydurmakta zorlanırken, çevremdeki insanların zorlanması kaçınılmazdı elbet. Zaten birçoğu ayak uyduramadı, o yüzden çok insanla yollarımız uzaklaştı birbirinden. Kimi yakın olanlar uzak oldu, kimi uzak olanlar ise daha yakın oldu bu süreçte. 

Bense daha dost oldum kendime. Daha çok sevdim o en korktuğum şey olan yalnızlığımı. Daha çok yüzleştim içimde kavga eden çocukla. O çocuğa şefkat gösterdikçe, daha çok büyümüş buldum kendimi. Büyüyorum. Ne güzel şeymiş büyümek. Keşke daha önce yapabilseymişim bunu!

Onca değişimden sonra, şimdi beni muhtemelen daha da değiştirip dönüştürecek bambaşka bir maceranın içinde buldum kendimi. Ait olmadığım yerde, yabancı bir ülkede, yabancı bir çevredeyim. Bir yıl önce evlilik sebebi ile geldiğim bu topraklarda, eşim dahil herkes, her şey yabancı bana. Bu öyle bir şey ki, insan daha bir çıplak haliyle görmeye başlıyor kendini. İnsanın kendi ülkesindeyken yaşadığı basit bir yalnızlık, burada benim "yapayalnızlık" diye tanımlayabildiğim bir duyguya evriliyor. 

Meğer geçirdiğim onca değişim, bir nevi hazırlık süreci gibiymiş bu "yapayalnızlık" denen şeye. Zira insanın o en çıplak halini olduğu gibi görüp kabul etmesi, altından kalkması kolay bir şey değil, çok sağlam irade gerektiren bir şey. Ben şimdi bir yandan o iradeyi sağlamlaştırmaya çalışırken, bir yandan da bütün güvenlik alanımdan, konfor alanımdan, alışkanlıklarımdan, aidiyet diye tanımladığım her şeyden vazgeçmeyi başarmış olmanın cesareti ile kendime yeni bir hayat kurmaya çalışıyorum. 

Velhasıl her şeye sıfırdan başladığım bir noktada, yeni bir dünya yaratmak adına yepyeni bir yol çizdim ve yavaş yavaş, adım adım yürüyorum bu yolda düşe kalka. Geçtiğimiz günlerde Gdansk'ta çektiğim bu amatör video da bu yola ithafen gelsin. Tekrar buluşmak dileğiyle...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder