23 Ocak 2011 Pazar

Pazar Sabahı

Bazı zamanlar vardır, yapacak çok ama çok fazla şey vardır, ama o kadar yoğunsunuzdur ki hiçbirini yapabilecek zamanınız yoktur. Bazı zamanlar da o kadar çok boş zamanınız vardır, ama yapmak istediğiniz şeylerde bir aksilik vardır bir türlü yapamazsınız yine. Ne bileyim işte öyle bir şey. Ne dediğimi ben de pek bilmiyorum şu Pazar sabahında. Pardon öğlen olmuş, ama uykuya hasret kalmış bir insan olarak hala sabah olarak kabul ediyorum, hatta birazdan yine uyuyacağım, mümkünse bütün günü üzerimde pijamalarla miskin miskin uyuklayarak geçireceğim.

Neyse efendim ne diyorduk, gene dağıttım ben konuyu bıdı bıdı yaparken. Diyordum ki işte zaman yetmiyor. Bazen de zaman oluyor güç yetmiyor, şans yetmiyor, öyle bir şeyler. Velhasıl bana kendimi bildim bileli zaman yetmiyor. Yapacak çok şey var, ama yeterli zaman yok. Belki de ben çok fazla şey yapmak istediğim için böyledir bilemiyorum orasını artık.

Ben kendimce şöyle bir hesap yaptım. benim istediğim şeyleri yapabilmem için günlerin en az 40 saat olması gerekiyor. En az diyorum. Ve özellikle belirtiyorum ki, istediğim şeyleri yapabilmek için. Bi kere bunun 10 saati uyku olmalı. Günde en az10 saat uyumak istiyorum, daha fazla da olabilir hiç itiraz etmem. 14-15 saat de iş için gidince, zaten 25 saat dolmuş oluyor. Kaldı geriye 15 saat. 2 saati spora, 2 saati müziğe, 2-3 saati evimde benden ilgi bekleyen kediciğime ve aileme, 2-3 saati en güzel yemekleri yapmaya ve afiyetle yemeye, 2-3 saati arkadaşa, eşe, dosta ayırdın mı geriye bir şey kalmıyor zaten. Bir de tabi evin bakımı, kendi bakımımız için harcanması gereken zamanlar ve enerjiler var, bu konulara hiç değinmek bile istemiyorum.



Bazı zamanlar da var ki, örneğin bazı Pazar günlerinde olduğu gibi, koskoca bir günde insan hiçbir şey yapmak istemiyor yahu. Şu kasvetli Pazar sabahında(ısrarla sabah diyorum), yapmak istediğim, beni en mutlu eden şey, bir yanımda kaloriferin sıcaklığının üzerine oturmuş perdesi yarı açık pencereden dışarıya bakıp ara ara da beni kesen sevgi dolu kediciğim, bir yanda en sevdiğim müziklerin çaldığı tek alet olan sevgili bilgisayarım, bir yanda bana şu hayatta en büyük keyfi veren sevgili kahvem, bir yanda pijamalarıyla, çoraplarıyla, tepeden topladığı uzaylı zekiye kıvamındaki saçlarıyla, miskin gözleriyle, elinde kitabıyla, gazetesiyle yatağına uzanmış ben. Evet bugün hiçbir şey yapmadan bu keyfi yaşamanın tadını çıkartmak istiyorum. Günlerdir yorgunluktan, zamanın hızına yetişememekten esir düşmüş bedenimi şımartmak istiyorum. Ha tabi bir de kimse aramasın, kimse bıdı bıdı yapmasın, kimseler gelmesin, bugün herkes beni rahat bıraksın şöyle bir şarj olayım istiyorum. Ve öyle özlemişim ki bu keyfi, ben bugünün de 40 saat sürmesini istiyorum. En az 40 saat. Lütfen sürsün. Lütfen lütfen lütfenn :))


6 Ocak 2011 Perşembe

Smiles on Tears off




Uzun bir süredir gülüyorum şükürler olsun. Tabi arada her zaman aksi durumlar da olur, insanız neticede oluyor, ama gülmeler olunca bütün aksilikler unutulur. Ben de unutuyorum ve gülüyorum.

 Yeni yılın yeniliklerle, güzelliklerle birlikte gelmesi beni daha da çok güldürmüşken, sevgili blog arkadaşım deepblueeagle ın benimle gülen yüzler ödülünü paylaşmasıyla ağzı kulaklarına varmak deyimi nasıl oluyorsa, aynen o deyimdeki gibi oldum. Buradan kendisine teşekkür ediyor ve sevgilerimi gönderiyorum.

Ben bu ödülü, blogumu takip eden tüm dostlarla paylaşmak istiyorum.

Herkes gülsün. Herkes neşelensin. Haydin bakayım göreyim sizi!

Smiles on, tears off!
:)
:)