Bilenler bilir, adımın da Bahar olmasının etkisiyle ben her Bahar’ın gelişinde içim kıpır kıpır olur heyecanlanırım. Doğanın uyanışı adeta doğum günüm hissi verir bana. Tabiat ananın uyanıp yeniden doğduğu gün benim de doğum günüm olur.
Tevekkeli değil asırlardır bu
günü birçok medeniyet bayram ilan edip şenliklerle kutluyor. Soğuğun
şiddetinden, karanlığın kasvetinden yorulan doğanın yeşile dönüp aydınlanışını
danslar eşliğinde kutluyor insanoğlu Anadolu topraklarında. Adına da “nevruz”
diyor. Daha doğrusu biz bunu Türkçe’ye nevruz olarak çevirmişiz. Kelime aslında
eski Farsça’dan geliyor. Yeni anlamındaki “neva” gün ışığı anlamına gelen “rəzaŋh”
ile birleşerek bugünkü Farsça’da noruz olarak anılıp “yeni gün/gün ışığı”
anlamına gelen kelimeyi oluşturuyor. Bu kelimeye biz nevruz diyoruz,
Azerbaycanlılar novruz diyor, kürtler newroz diyor vs. Sonuçta hepsi bir yerden
geliyor ve aynı şeyi ifade ediyor; doğanın yeni gün ışığıyla uyanışını… Bu yeni
gün ki, Bahar’ın ilk günü.
Ayrıca bazı eski takvimlerde
yılın ilk günü olarak kabul edilmiş bu gün.
Astrolojide de zodyağın ilk burcu olan Koç burcunun başladığı gün
olmasından sebep astrolojik yılın başlangıcı olarak kabul ediliyor. Hatta bugün
dünya astroloji günü olarak kutlanıyor.
Bizim ülkemizde ise malum devlet
politikaları sebebiyle bayram olarak kutlanması gün be gün gelenekten çıkıp
zaman içerisinde adeta kavganın simgesi haline gelmiş. Senin bayramın benim
bayramım diye ayrı düşürülmüş. Bahar
bayramının seni beni mi olur halbuki? Cemre düşmüş, tabiat ana uyanmış, kırlar
yeşile boyanmaya başlamış, gökyüzünün mavisiyle dağların ihtişamı buluşmuş ama
biz kavgaya tutuşmuşuz. Kavganın sebebi
her ne olursa olsun kim olursa olsun, ki bir kavga varsa hiçbir taraf masum
değildir, bu kavga doğanın bize sunduğu aydınlığı karartma hakkına sahip
değildir.
Şu sıralar çok sık dinlediğim
İran’lı bir müzik grubu var, aynı bizim Kardeş Türküler’e benzeyen bir grup. Bu
grubun icra ettiği ve yazının sonunda paylaştığım Nevruz adlı çalışmaları bahsettiğim
kavganın ne kadar gereksiz olduğunu hatırlatıyor bana her seferinde. Bu paylaştığım çalışmada
hem Farsça, hem Kürtçe hem Türkçe(Azerbaycan Türçesi) Bahar ve Nevruz Türküleri
coşku içinde seslendiriliyor. Zaten baştan sona dinlerseniz sık sık “bahar”
kelimesi geçiyor.(Bahar kelimesi de zaten Farsça bir kelime). Ben her dinleyip izlediğimde içim kıpır kıpır oluyor ve bu topraklar
üzerinde yaşayan her insanın aslında kardeş olduğunu, diller farklı olsa da duyguların aynı olduğunu, aynı şeyleri paylaştığını hatırlıyorum, tıpkı türküler
gibi. İstiyorum ki bu kardeşliği tek bir kişi bile unutmasın. Unutmasın ki
değişen devlet politikaları, her gün değişen uygulamalar, kendi çıkar ve
hırslarından başka hiç bir şey düşünmeyen örgüt&devlet liderleri, bizleri
birbirimize düşman edemesin. Her Bahar Bayramı kavgayı değil kardeşliği
hatırlamamıza vesile olsun. Kutlu olsun! Mutlu olsun! Selam olsun Bahara! Newroz piroz be!
Güzel bir nevruz yazısı 2016 nın nevruz öncesi okudum hiç değilse :)
YanıtlaSilArtık zaman bulduğumda giriyorum o yüzden.Ama eski tanıdıkları unutamıyor insan beni ilk mimleyen bir blogcan olarak bende yerin ayrı.Çalışma yaşamı ve günlük koşturmalar blogtan kopardı beni..
yeniden merhaba Bahar cım :)
beni crazywomanrosemary bilirsin sen :) sevgiler :)