Çok zor kadın olmak, çok.
Sadece bu ülkede değil, her yerde
zor. Ama burada daha da bir zor sanki. Daha çocuk yaşta başlıyor onu yapma,
bunu giyme, oraya gitme, şununla konuşma, bununla gezme, şöyle yapma, böyle deme
ve benzeri yapma etmeler. Bu yapma etmeli cümlelerin erkek için kullanılan tek hali
ise terli terli su içme oğlum olur ancak. Hani futbol oynar da terlerler ya
ondan.
Baktığında ailelerimiz hep bizi
korumak için böyle yetiştiriyor. Evet doğru, ortamı göz önünde bulundurunca
korumak da gerekiyor belki ama ortamın böyle şekillenmesinde erkeğin kadından
bu kadar farklı yetiştirilmesinin payı çok değil mi? Kadının daha çocuk yaşta
önüne “yapma” “etme”ler dizilirken, erkeğin önünün bu kadar açılması baştan
uçurum yaratmıyor mu?
Abine su götür kızım, kahvaltı
hazırla kızım. Daha 6-7 yaşındayım halbuki. Abimse benden beş yaş büyük. Benim mantığıma
göre küçük olduğum için abimin bana yemek hazırlıyor olması lazım. Ama sistem
böyle demiyor. Sistem kadın yapar diyor. Hele o kadın bir de küçükse hiç kaçarı
yok. Ki bu sadece benim mütevazi, nispeten Türkiye genellemesine göre daha
rahat yetiştiğim ailemden ufak bir örnek.
Yaş biraz daha ilerleyince abi
bir yandan anne baba bir yandan başlarlar o eteğin boyu ne Bahar, ne öyle
kolların çıplak çıplak geziyorsun Bahar, neredeydin bu saate kadar Bahar,
erkeklerle oynama Bahar. Bahar da Bahar. Ama erkeğe söylenen tek şey, bu ne
kadar ter oğlum, terli terli bari su içme oğlum. Dediğim gibi bu sadece ufak
bir örnek çocukluğumdan hatırladığım kadarıyla. Kaldı ki ben şanslıyım,
ailemdeki bütün kadın karakterleri güçlü olduğu için otomatikman kadına saygı
gösteren bir sistem var bizim ailede. Ama yine de kadın onu yapmaz kadın bunu
yapmaz kadın şöyle oturur şöyle kalkar kalıplarından kurtulamamış bizimkiler
Anadolu insanı olarak.
Şimdi düşünüyorum da babanın
anneyi dövdüğü, hor gördüğü bir evde büyüyen bir erkek çocuk büyüdüğünde
kadınla ilgili nasıl bir kanıya sahip olur? Bir de üstüne kendi de dayak
yiyorsa…
Kız çocuğuna özel kurallar konan
bir evde büyüyünce erkek çocuğu da bu kuralları benimsemiyor mu en başından
karşı cins için? Sonra ileriki hayatında bilinçaltında mini etek giyen, askılı
bluz giyen kadın orospudur ya da kaşardır gibi bir kalıp olarak çıkıyor
karşımıza. Sokağa çıkıp 100 tane erkeğe sorsak, mini etek giyen kadın hakkında
ne düşünüyorsun diye, en az 90’ından buna benzer şeyler duyacağımıza şüphem
yok. Çünkü böyle öğretiliyor. Önce evde sonra okulda. Koskoca liseli kızlardık,
etek boyu kontrolü yapılırdı her sabah sınıflara girmeden önce. Eteği diz üstü
olan kızlar cezayı yerdi bi güzel. Ama bir kıza oğlanın biri laf atsa ona ceza veren bir sistem yok. Hangi akılla mantıkla açıklanabilir ki böyle
bir ayrım?
Akşamın bir vakti sokakta tek
başına dolaşan kadın da yolludur zaten şeklinde ayrıca yoğun bir kanı olduğuna
eminim. Kimse bunu dillendirmez belki ama bilinçaltında yatar içten içe. O
yüzden o minibüs şoförü gencecik güzelim kıza saldırma hakkını görür kendinde
bir an gaza gelerek. Bugün Özgecan yarın başka bir genç kız olarak çıkar
karşımıza. Her gün 3. Sayfa haberlerinde gördüklerimiz cabası.
Her gün karşılaştığımız acı ve
şaşkınlık dolu onlarca haber aslında sapık düşüncelerle kurallarla yetiştirilmişliğimizin,
şiddete meyilli oluşumuzun, erkek yapar ama kadın asla yapamaz diye beynimize
yerleştirilmiş tabuların bir yansıması. Ne zamanki şiddetten ve kadın-erkek
ayrımından uzak, sapıkça tabulardan uzak, incelikle nezaketle yetiştiririz yeni
nesilleri, ancak o zaman rahat bir nefes alabiliriz kadın olarak. belki. Ne zaman ki
küçük kız çocuklarına kapat oranı gösterme ayıp ama erkek çocuğuna göster pipini
amcalara evladım yüzsüzlüğünden vazgeçeriz, kız çocuğuna ne giymesi gerektiğini
değil de erkek çocuğuna kadınlara karşı nasıl davranması gerektiğini, nerede durması gerektiğini öğretiriz, ancak o zaman bir arada huzur içinde
yaşayabiliriz. Aksi takdirde pembe otobüs de yetmez, ülkeyi pembe mavi diye
bölsek ancak kurtarır.
Ha benim ümidim var mı derseniz,
maalesef yok. Sadece çok üzgünüm.