Çok geyik bir konu aslında "sevgi" öyle değil mi?
Sorarlar sokakta röportaj yapan muhabirler Beyoğlu'nda İstiklal Caddesi'nde mesela "sevgi sizce nedir?" "sevgi hakkında ne düşünüyorsunuz?" ve buna benzer saçmasapan sorular. Maksat muhabbet olsun, vakit dolsun, dostlar alış verişte görsün misali. Öyle ayaküstü anlatılacak şey midir ki sevgi, konuşulabilecek bir şey de değildir ayrıca, ucu bucağı olmayan sonsuz bir derya değil mi sevgi dedikleri, sadece yaşanabilen, hissedilebilen, hissetmekten acizlerinse hakkında atıp tuttukları?
Bir yemeği seviyorsun, mesela ben en çok taze fasulye'yi seviyorum şu dünyada. Adını duyduğumda içim kıpır kıpır oluyor, huzur doluyorum rahatlıyorum. Kılçığı, az pişmişi, çok pişmişi farketmez, seviyorum onu ben, kılçığın ne önemi var ki. O kılçık gözüne batıyorsa birinin, sevmiyordur ondan batıyordur. Bana batmıyor. Herşeyiyle seviyorum, her koşulda, dünyanın neresinde olursam olayım. Bana bir kötülük yapıp kendisinden nefret ettirme yeteneği olmadığına göre, taze fasulyem ben var olduğum sürece benim en sevdiğim yemektir.
Kedimi seviyorum mesela, veriyorum bütün sevgimi ona koşulsuzca. o da bunu hissediyor ki karşılık veriyor. Arada yaramazlık yapıyor ama olsun, hiçbir koşulda sevgisi bir gram azalmıyor, aksine artıyor. Canıma can katıyor onun varlığı, düşüncesi, sevgisi. Hiçbir yaramazlığı, hastalığı, temizlemek zorunda olduğum kakası, veteriner masrafları, mama masrafı şusu busu batmıyor, batmak bir yana dursun görmüyorum bile. Böyle birşey işte sevgi. Madalyonun arkasında varsa olumsuz birkaç şey, görmez insan, olduğu gibi sever, gerçek sevgiyse şayet, bıkmadan usanmadan yorulmadan.
Karşılık beklemeden hissedilen duygudur gerçek sevgi. Karşılık beklenen şey sevgi değildir, tutkudur belki, ilişkidir ya da başka birşeydir, ama sevgi değildir. Sevgi saftır, tertemizdir, entrikanın olmadığı, kuşkuların, engellerin olmadığı bir dünyadır.
Nazım babanın söylediği gibi karşılıksızdır sevgi.
Sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?
Gerçek sevgi. Şimdilerde pek bulunmayan. İnsanların yaşamayı, hissetmeyi unuttuğu, farklı modellere soktuğu fakat hayatı katlanılır hale getiren tek şey. Gerçek sevgiden uzaklaştığı içindir ki, artık birçok insan mutsuzluk hastalığının batağında sürükleniyor, avuç avuç antidepresanlar içiyor. Halbuki şöyle bir durup baksalar, asıl ilaç sevgide...Sevginin asıl kaynağı ise insanın kendi içinde, kendini sevmekte. Kendini beğenmek değil buna dikkat etmeli, kendini sevmek...Sonra bir kediyi, köpeği, kuşları, çiçekleri, ağaçları, doğayı, denizi, havayı, binlerce şeyi...
Böyle bir şey işte sevgi. Ucu bucağı olmayan, saf, tertemiz, koşulsuz, verdikçe çoğalan, aldıkça çoğalan, paylaştıkça çoğalan, besledikçe çoğalan sonsuz bir duygu...
Hayatı yaşanılır kılan tek duygu.