16 Aralık 2012 Pazar

Altın Çağ

Enerjilerin çok yoğun olduğu zorlu bir dönemden geçiyoruz. 

2012'nin başından itibaren etrafımızı hızla saran bu enerjiler son birkaç aydır şiddetini iyice artırmıştı zaten. Afetler, depremler, isyanlar, savaşlar, saldırılar... gitgide nasıl da karıştı dünya.

21 Aralık'ta mucizevi bir güç gelip bütün bu kaosun birdenbire değişmesini sağlamayacak elbet. Fakat tüm bu dünya düzeninin değişiminin yavaş yavaş gerçekleşmeye başlayacağı günden önceki son gün olacak o gün. Bu değişim uzun bir periyot içerisinde gerçekleşecek tabi ki ve bu dönemin adı bazı kaynaklarda Altın Çağ olarak anılacak.

Yani 21 Aralık'ta kıyamet filan kopmayacak. Birdenbire hayatımızda keskin bir değişim de olmayacak. Fakat o değişimin temelleri çoktan atıldı. Hızla da yapılanmaya devam ediyor ve devam edecek. Dünya eski dünya düzeni diyebileceğimiz frekansından çıkıp bambaşka bir düzene doğru ilerlemeye başlayacak. Bir nevi yeniden doğacak.

Hepimiz bir bütünün parçaları olduğumuzdan, dünya yeni frekansına, yeni düzenine uyumlanmaya çalışırken, bizler de bireysel olarak çok büyük değişimler yaşıyoruz. Bazılarımız bu değişime farkında olmadan direnç gösterirken bedenler ağır hastalıklar deneyimlemek zorunda kalıyor. Bazılarımız ise bu değişime uyumlanamayıp aramızdan hızla ayrılıyor.

Anne karnında bir bebeğin temel gelişimini tamamlayıp doğması gibi dünyamız da yeni düzenine doğacak ve uzun yıllar boyunca bu düzene uyarlanacağız hep birlikte.

Artık anne karnındaki bebek doğum kanalına doğru hızla ilerlercesine bizler de dünyanın yeniden doğuşu yaklaşırken aynı şiddette basınca maruz kalıyoruz aslında. Tansiyon yükselmeleri, baş ağrıları, aşırı yorgunluk bu basıncın genel birtakım belirtileri. Bu süreci hem rahat hem de değişimimize yönelik verimli bir şekilde geçirmek için bol bol su içmek ve suyla temas halinde olmak, doğanın içinde olmak, meditasyon yapmak faydalı olacaktır. 

Her ne kadar birdenbire mucizevi bir değişim olmayacaksa da ben Altın Çağımızın dünyamıza hızlı bir şekilde güzellikler, barış ve huzur getirmesini diliyorum. 21 Aralık'ı beklemeye gerek yok. Şimdiden hep birlikte buna niyet edelim, dua edelim. ve öyle olsun. Sevgiler...